Bize medya 3.0’ı veren aynı teknoloji, gazetecilik kurumu olarak bildiğimiz 20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan gazeteciliğin güçlü kurumsal üreticiler birliği maddi yönden felaketin eşiğinde. Özellikle son on yılda, gerçeklik habercilikle karşı karşıya kaldı. Yayınlar ve habercilik eskisi gibi değiller, içi boş kabuğa dönmüşler. Peki, ne oldu? Kolay cevap, reklamcılığın ortadan kalktığı olacaktır. Bunun tohumları yıllar önce, gazete ve yerel televizyon istasyonlarının para basmak için yetkili olmalarıyla ekilmişti zaten. Bunun sebebi ise, basım ve yayın lisanslarının maliyeti, diğer şeylerin yanı sıra potansiyel rakiplerin bu pazarlara girme isteğiyle beraber, aşılacak engellerin ve ödeneklerin çok yüksek olmasıydı. Günlük gazete işinde ise rekabet giderek azalıyordu, son yüzyılın sonlarına doğru birden fazla gazete satın alan topluluklar artık nadir görülüyordu. Yani gazeteler tekel, yerel televizyon istasyonları ise oligopol olmuştu.
Az sayıda şirketin ülkelerin
medyalarında büyük rol oynaması, tek bir mediuma sahip olmak yerine birden
fazla gazete, televizyon kanalı, dergi ve radyoları himayelerinde
yönetmeleriyle haber farklı açılardan bakılmadan, farklı bir gözle
değerlendirilmeden yayına konulması rekabetin bitmesine, böylelikle iyi olmak
için fark yaratanın azalmasına neden olmuştur. Bu nedenle aynı medya grubunun
içinde bulundurduğu her gazetesinde hemen hemen aynı haberleri
yayımlamalarından ve bu tekelleşmeden dolayı okuyucunun aldığı gazete sayısı
azalmıştır.
Tekel, abonelere değil ama en geniş
müşteri tabanına ulaşarak satmak istedikleri bir şey olduğunda gidecek başka
yerleri olmayan reklamcılara her zamankinden daha yüksek bir fiyat vermek
anlamına geliyor. Sınıflandırılmış reklamlar daha fazla kar elde ediyor.
Aslında, pek çok gazete, sınıflandırılmış olanların en fazla para getirenler
olduğunu düşünüyor. Wall Street ise gazete şirketlerini
çok seviyor çünkü tekeller sonu gelene kadar sahipleri için çok eğlenceli:
istediğiniz kadar zam yapabilirsiniz ama kimse sizi durduramaz. Gazeteler
hisselerini kamuya sattıklarında ki bazen bunu yapmalarının sebebi yeni gazete
satın alabilmek için anaparayı arttırmaktır, yatırımcılar şirketlere fiyat
veriyorlar. Şirketler daha fazla gazete satın alıyorlar : Kar marjları gitgide
artıyor, hisse senedi fiyatları da öyle.
Wall Street ve özel mülk sahipleri
daha yüksek getiri talep ettikçe, birçok pazarlarda tekel gazete yöneticileri
kendini beğenmiş ve kibirli bir hal aldı. Genelde tekel böyle sonuç verir.
Yöneticiler, nadiren toplumlarını umursuyorlar, onlar sadece kurumsal
merdivenleri tırmanırken bizi ziyarete gelen misafirler gibi. Patronlarını
memnun etmenin başlıca yolu, yerel topluluklardan daha fazla kar elde etmek,
bunu da sadece reklamdan daha fazla para elde etmekle değil, aynı zamanda
gazetecilik bütçelerini kısarak yapıyorlar. Kıstıkları tek şey, demografik alt
basamaklarında insanlara hizmet etmeyi amaçlayan gazetecilik oldu. Zamanla çoğu
büyük günlük gazeteler, ev geliri açısından, hizmet ettikleri toplulukların
hemen hemen en fazla yüzde kırkını kapsamayı amaçladı. Çünkü reklamcıların
hedeflemek istediği kişiler onlardı. Yani gazeteler kar peşinde koştukça,
toplulukları ile olan temaslarını kaybediyorlardı. İnternet reklamcılığa rekabet
getirdi, çünkü Ebay, Monster, Craiglist ve bunun gibi siteler daha iyi hizmet
karşılığı daha az bir ücret ödüyorlardı. Sınıflandırılmış reklam şirketlerini
ve çoğu gazetenin kar kaynağının yok olması çok zaman almadı. Bunlar bir daha
asla geri gelmeyecek.
Her zaman yeni gelen medya bir
diğerinin dönüşüp gelişmesiyle ortaya çıkıyor. Yeni medyada, sosyal ağlarda
herkes eşit ve internet sahibi olan herkes tek bir tıkla istediği habere,
bilgiye ulaşabiliyor. Üstelik kendi görüşlerine hitap eden gazeteler gibi mali
kaygıları yüksek olan gibi değil, ayakta durabilecekleri kadar mali kaygıları
olan sitelere ulaşabiliyorlar. İnternette haber reklamın önüne geçerken
gazetelerde reklamın haberin önüne geçmesi halkın isteklerini doyurmasını
sağlayamamaya başladı.
Görüntüleme reklamcılığı evrim geçirirken, gazeteler özellikle ekran reklamları için mağazalara ve
çoğunlukla çok büyük yerel tüccarlara bağlıydı. Tüketicilere ulaşmak amacıyla
gazete reklamcılığını kullanan diğer işletmelerin arasında ekonomik güçler
perakende pazarların birleşmesine yol açtı. Ve böylece bir gelir kaynağı daha
tamamen yok olmuştu. Televizyonun çözülmesi ise farklı bir şekilde ve hızda
oldu. Televizyon hala çok popüler bir
mecra ve yıllar boyunca öyle de kalacak ancak kablolu yayın ve uyduların
yaygınlaşması seyircilere ve reklamcılara daha fazla seçenek sundu. Bu
değişimler, bir zamanlar gözü en aç olan gazete yöneticilerini kıskandıracak
karlarıyla övünen yerel televizyonun alt üst olmasının birer parçasıydı.
Rekabetin etkisi ve benim fikrimce televizyon gazeteciliğinin insafsızca
basitleştirilmesi seyircileri uzaklaştırdı. Ve tüm bu mali fırtınalar patlamak
üzere olduğu gibi, görsel basın seyircileri de internetin geniş ve çeşitli
olanaklarını keşfederek reklamcılara katıldı.
Şüphesiz, yeni medya tam hız
ilerlerken televizyon hala vazgeçilmez bir araç. Televizyonunu vazgeçilmez
kılan en büyük unsur kablolu yayıncılıkla birlikte tematik kanalları da içine
alan bir kanal cümbüşünün olması. Büyük yayın şirketlerinin tematik kanal açma
eğilimine geçmeleri, taraftarın izleyebileceği bir kanalının olması, ev
kadınların yeni yemekler öğrenebileceği kanalların türemesi, yabancı kanalları
rahatlıkla seyredebilmemiz; eskiden az seçenek olan televizyonda yerel
televizyonların önemli olma durumunu maziye gömdü. Televizyon bu şekilde
ilerlerken, televizyonun kategorilerinden biri olan televizyon haberciliği
çeşitliliğini ve farklılığını kaybetti. Tekelleşmeyle ve çıkar kaygılarıyla
birlikte tek düze giden haberlerden bunalan seyircinin pek de kaygısı yoktu
çünkü internet gazeteciliği her zaman elinin altında bulunuyordu.
Kaynak:
Dan Gillmor - Mediactive
Yorumlar
Yorum Gönder