Ana içeriğe atla

3G TEKNOLOJİSİ HAYATIMIZA NASIL GİRDİ VE 4G NE ZAMAN GİRECEK? APPLE’IN BAŞARISININ SIRRI NEDİR?

3G Teknolojisi hayatımızın neredeyse tümünü kaplamış durumda. Evde, işte, okulda, izlediğimiz televizyonda bile bazı canlı yayın bağlantıları 3G ile yapılıyor. Bilim adamlarına ve teknolojik gelişmeleri yakından takip eden insanların öngörülerine göre yakında 3G teknolojisi ve onun ilerleyen versiyonları ile evimizin banyosundaki aynadan bile günlük hava durumunu, yol durumunu, arkadaşlarımızın sosyal medyadaki girdilerini görebileceğiz. Şuanda 3G teknolojisi bu yapıyı destekler durumda ve bu yapı hayatımıza girebilir fakat kapitalizmin bu teknolojiden önceki teknolojilerden kazanç sağlaması gerekiyor.

Peki 3G nedir ve biz bu teknolojiye nasıl geçtik?

İlk mobil telefon uygulaması 2. Dunya Savaşı’ndan itibaren ABD’de hayatımıza girdi. Onu hayatımıza sokabilmemiz uzun bir zaman aldi. Çok basite indirgedigimiz şeyler global haberleşmenin çesitli formlara sokulması için bir çok aşamalardan geçti. İlk mobil telefon uygulamasının başladığı yıllarda onu hayatımıza sokmamız uzun zaman alırken şimdi 2 milyardan fazla kisi mobil telefon kullaniyor hatta kullanmak biraz az bir kelime olabilir; neredeyse onunla yaşıyor diyebiliriz. Bunun en büyük göstergesi telefonun yaydığı radyosyondan dolayı başgösteren hastalıklardan korunmak için doktorların uyarılarının artmasıdır.

Mobil telefon telsiz telefona dayalı. Siz buradan telsiz mesajı yoluyorsunuz karşıdan telsiz mesaj geliyor. Fillandiya, Norveç gibi kuzey ülkelerde çok sayıda göl ve ada var bu yüzden bu ülkeler kablosuz iletişimi geliştirdiler.
İlk mobil iletisim NMT idi ve bu sistemde dijital sistem yoktu. 92 93 yilinda 2G kullanilmaya basladi. GPRS ise deniz taşımacılığında yaygın olarak kullanılıyordu. Bu sistemle uydudan gemilerin nerede olduğu görülebiliyordu. 3G ise kavramı Avrupalı bilim adamlarının 15 yıllık bir çalışmalarının sonucunda hayatımıza girdi.

Bunun yanında teknoloji takipçilerinin ağzında olan bir kavram var. LTE yani Long Term Evolution (Uzun vaadeli dönüşüm.) Japonlar buna süper 3G diyorlar. Tam olarak 2015′te hayatımıza girmesi beklenen bu teknolojinin adı Türkiye’de 4G olarak geçiyor. 4G teknolojisi 3G’den 10 kat daha hızlı olacak. Kullanıcılar 4G’yi istiyor çünkü kullanıcı artık zaman ve yerden bağımsız kablosuz internete bağlanmanın peşinde hemde 3G’den daha hızlı olarak. Zaman geçtikçe bunu isteyen kullanıcı sayısı daha da artacak ve çalışmalara göre 4G kullanıcıya bunu sağlayacak.

VE APPLE IPAD’İ YARATTI…

İphone ve İpad’in önceki teknolojik medya aletlerine göre en onemli farki insan ve makine arasındaki etkileşimi kusursuz hale getirmesidir. Bu etkileşimi sağlayan en büyük yapı sadece apple da bulunan Apple Store’dan da kaynaklanıyor aslında. Apple Store’da bulunan applicationların neredeyse tamamı hayatımızdan web sitesi adreslerini girmeyi çıkarttı. Bilgisayarınızdan ya da diğer smart phoneların çoğundan mail adresinize girmek için mail adresinizin bağlı olduğu sitenin adını muhakkak yazmanız gerekirken iphone ve ipad’de tek tuşa parmağınızı değdirerek maillerinizi anında okuyabiliyorsunuz. Bunun yanı sıra mail kutunuza gelen mailleri anında görürken, sosyal medyada etiketlendiğiniz mesajlarda ve resimlerde anında uyarılıyorsunuz. Mesela Blackberry telefonlarında gazete okumak gibi bir şansınız yok. Fakat iphone ve İpad’de Apple Store’dan indirebileceğiniz Dünya’nın en önemli gazete aplikasyonlarıyla gazetenizi her yerden okuyabilir hale geliyorsunuz. Sadece gazete değil dergiler de bunun içinde. Bu nedenle Apple Store kendi kendine bir panel olmaya basladi ve bununla beraber Apple Store’ da var olabilmek ciddi bir yatırım gerektiriyor.

Kusursuz Algılama

Yaptığımız hareketler makine tarafından algılanıyor. Sibermatik bilminin inceledigi bu yapı insan ile aletler arasindaki uyumun öncülüğünü yapmakta. Kullanım açısından artik aletle aramızda bir aracıya gerek yok. Boylece daha önceden mümkün olmayan yüzlerce oyun ve uygulamanın önü açıldı. Dolayısıyla bu alet artık canlı gibi olmaya başladı. Üstelik kullandığınız bu cihazın interneti katlanabilir halde kullanılır hale getirdi ve bununla beraber bağımlılık arttı. Çünkü kullanılan bu alet öyle bir alet ki kullanıcı internete ihtiyaç duyuyor ve bundan keyif alıyor. Tablet bilgisayara gelince aslında bu teknoloji nimeti alet yeni bir yapı değil. Tablet bilgisayarlar yıllar önce denendi fakat onda bile dokunmatik kalem kullaniliyordu. Bu işlevselliği çok düşürüyordu. Aletle aramızda artık her hangi bir bağlayıcı unsur yok yani dokunmatik sistemle beraber artık mouse a ya da dokunmatik kaleme ihtiyacımız yok. İpad cam kaplama ve kapasif ekranı iyi bir tasarımcının yarattığı ince ve metal yapısı pek çok kullanıcı tarafından kabul görüldü.

Apple’ın smart telefonlarından önce mobil telefon pazarından en çok pasta yiyen şirketlerin başında gelen NOKIA rekabete teknolojinin gerisinde kaldığı için dayanamadı ve çok büyük düşüşe geçti. Bu nedenle CEO’sunu değiştiren NOKIA’nın Apple’la rekabeti çok yakında Windows ile yaptığı anlaşma ile başlayacak. Bununla birlikte teknolojiyi çok yakından takip eden bir grup üç yıl içinde NOKIA’nın tekrar ilk sıraya geçeceğini öngörürken, diğer bir grup ise Apple’ın bambaşka bir arayüzle karşımıza çıkacağını ve hala birinci sırada olacağını öngörüyor.

Eskiden zaman akıp gidiyor ve bizden çok şey götürüyor derdik fakat teknolojiyle birlikte aslında bu düşünce bile değişti. Her geçen zaman teknolojiye yenilikler katarken bize de bir çok artı katıyor ve hayatımızı kolaylaştırıyor. Fakat bunun yanında şimdi insanlarla rekabet ederken yakında robotlarla rekabet edeceğimiz aşikar gibi görünüyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖLÜMÜNÜN 14. YILINDA AHMET KAYA'NIN FEVKALE ONURLU VE HAZİN ÖYKÜSÜ - OLMASAYDI SONUMUZ BÖYLE !

HABER: TÜLAY ESEN “B ilimle anla beni felsefeyle anla, tarihle anla ve öyle yargıla.” demişti Ahmet Kaya 1988 yılında çıkarttığı ‘Başkaldırıyorum’ albümünde. Ve yıl 2014; Ahmet Kaya’nın tarihin unutulmaz kahramanlarının yattığı Pere Lachaise Mezarlığı’na gömülmesinin üstünden tam 14 yıl geçti. Günün konjonktürü onu tarihle anlamıştı artık. Ahmet Kaya’yı vatan haini ilan edenler, ona bir ödül gecesinde çatal-bıçak fırlatanlar, haberlerin üst başlığından kendisine küfür edenler bugün ondan özür diliyor, mezarına gidiyor ve başka bir dilden söylenecek bir şarkı ile ülkenin bölünmeyeceğini, aksine tüm halkların birbirine yaklaşacağını anlıyorlardı. Tarih 16 Kasım 2000… Sürgünde bir öfkeli adam. Aynı zamanda buruk ve kırgın… Öfkesinin keskinliği bu yüzden. Zamansız ve iç burkucu bir ölüm onunkisi. Hesapsız ve kitapsız bir gidiş. Ölümünden iki gün sonra kalabalıklar tabutunun başında yas tutuyor. Yer Paris Lachaise Mezarlığı, kızı Melisa ve eşi Gülten Kaya da orada. Gülten Kaya

YOLU AUTOBAN'DAN GEÇEN MİMARİ

RÖPORTAJ: TÜLAY ESEN Sefer Çağlar ve Seyhan Özdemir 2003 yılında kurdukları    ‘Autoban’ adlı tasarım ofisi ile 12 yılı aşkın süredir yurt içinde ve yurt dışında kafe ve restoran tasarımları, konut, otel, perakende mağazaları, ofis, sinema salonu, öğrenci yurtları ve mobilya tasarımları gibi pek çok alanda çalışmalar yapmaya devam ediyor. 2012 yılında Ulus Savoy Projesi’nin sosyal alanlarını yapan Autoban ekibi havacılığa olan ilgileriyle bu sektörde de önemli    projelere imza attı. Atatürk Havalimanı CIP projesinden sonra son olarak “mikro mimari” yaklaşımı ile yaptıkları Bakü Haydar Aliyev Havaalanı iç mekan tasarımı ile 2014 yılı ‘Red Dot’ tasarım ödüllünün sahibi oldu. Yurt dışında yaptıkları işlerle kendinden söz ettiren başarılı ekip bu yıl, Londra’da dünya mutfağına kendine has yorumlar getiren ünlü restoran girişimcisi Alan Yau’ya ait iki restoranın tasarımını üstlendi. Sefer Çağlar, Seyhan Özdemir ve Efe Aydar ortaklığı ile ilerleyen 35 kişilik Autoban ekibi s

EVANTHIA REBOUTSIKA: MÜZİKLE ÖZGÜRLEŞİYORUM

RÖPORTAJ: TÜLAY ESEN B azı insanların sanat yaşamı henüz kendileri doğmadan çiziliyor sanki. Sanatla içli-dışlı bir ailenin çocuğuysanız, sanatçı olmak kaderiniz oluyor ve belki en fazla hangi dalında devam edeceğinize dair tercihlerde siz müdahil olabiliyorsunuz. Serin bir kasım sabahı Yunanistan’ın cennet misali yarım adalarından Mora’nın Achaea şehrinde dünyaya gözlerini açan Evanthia Reboutsika, böylesi sanatçılardan. Çocukluk yıllarını erkek kardeşi Ploutarchos, kız kardeşleri Maria ve Ioanna ile beraber Yunanistan’ın 3. büyük şehri Patras’ta geçiren Reboutsika, doğuştan kaderi tayin edilen sanatçılardandır. Zira babası geçimlerini şehirdeki küçük sinema salonu olan Rex ile sağlıyordur ve annesi aynı salonda gişe memuresi ya da yer gösterici olarak eşine yardım ediyordur. Küçük Evanthia, her ne kadar daha konuşmayı dahi öğrenmeden filmlerle içli dışlı olduğu için aktrist olmak istese de, izlediği filmlerin müzikleri onu daha çok etkilemiştir. Ve müziğe büyük bir yatkınlığ